Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı, 05.03.2020 tarihinde TOBB Başkanı
M.Rifat Hisarcıklıoğlu`nun ev sahipliğinde, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan
ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli`nin katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Toplantıya, Uzunköprü Ticaret Borsasını (UZTB) temsilen Yönetim Kurulu
Başkanı ve TOBB Hayvancılık Kurulu Üyesi Egemen Aslan iştirak etti.
Hisarcıklıoğlu, TOBB`da Tarım ve Hayvancılık Kurulu Üyelerinin de
katılımları ile düzenlenen Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı`nın açılışında
yaptığı konuşmada üretimin, tarımın ve ticaretin nasıl artırılacağına
yönelik istişarelerde bulunacaklarını söyledi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,
atıl durumdaki hazine ve şahıs arazilerinin arazi bankacılığıyla kiralanarak
üretime kazandırılması gerektiğini belirterek, "Ölçek ekonomisine
geçmeliyiz. Zira bu devirde ayakta kalmak istiyorsan, çok üretecek, çok alacak,
çok satacaksın. Bu devrin kuralı bu." dedi.
Tarım ve hayvancılığın ihmal edilmemesi gereken bir alan olduğunu ifade
eden Hisarcıklıoğlu, dünyada orta gelir grubunun büyümeye devam
ettiğini ve tüketimin giderek daha çok arttığını bildirdi.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye`nin çevre coğrafyasında 2 milyar kişinin
yaşadığına dikkati çekerek, 500 milyar dolarlık gıda, tarım ve hayvancılık
ürünü ithal edildiğini dile getirdi.
Türkiye`nin elinde "müthiş bir imkan" bulunduğuna işaret eden
Hisarcıklıoğlu, "Tüm bu coğrafyayı biz doyurabiliriz. Böylece hem para hem
de stratejik güç kazanırız. Dünyayı doyuran kim ise dünyanın lider ülkesi de
odur. Dünya gıda pazarı 1,5 trilyon dolar büyüklüğünde, Türkiye’nin buradan
aldığı pay 18 milyar dolar, sadece yüzde 1,2 oranında. Potansiyelimizin çok altındayız.
Bizce burada ilk önemli nokta, ürettiğini satma modelinden, satacağını üretme
modeline geçmemiz gerektiğidir." diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, tarımda ve hayvancılıkta girdi maliyetlerini düşürmek için
mutlaka birlikte üretim modeli uygulanması gerektiğine işaret ederek,
sözleşmeli üretim modelinin yaygınlaştırılması gerektiğini anlattı.
Atıl durumdaki arazilere değinen Hisarcıklıoğlu, "Atıl durumda bulunan
hazine ve şahıs arazileri, arazi bankacılığıyla kiralanarak üretime
kazandırılmalı. Ölçek ekonomisine geçmeliyiz. Zira bu devirde ayakta kalmak
istiyorsan çok üretecek, çok alacak, çok satacaksın. Bu devrin kuralı bu."
ifadelerini kullandı.
Türk tarımının 50 yıllık rüyası gerçekleşti
Hisarcıklıoğlu, lisanslı depoculuğun çıkmasını sağladıklarını anımsatarak,
bunun daha da gelişmesi için devletin de yatırım, kira, lojistik ve analiz
destekleri temin ettiğini söyledi.
Hem ticaret borsaları hem de girişimcilerin gayretleriyle lisanslı
depoculuk yatırımlarının hızla arttığını belirten Hisarcıklıoğlu, şöyle
konuştu: "Türk tarımının 50 yıllık rüyası, benim de 15 yıllık rüyam
gerçekleşti. Hükümetimizin ve bakanlıklarımızın da desteğiyle Ürün İhtisas
Borsasının kuruluşunu tamamladık. Lisanslı depodan alınan ürün senetleri,
Ürün İhtisas Borsasında artık alınıp satılabiliyor. TOBB ve Türkiye`nin
dört bir yanındaki 113 ticaret borsamız, tarım ve hayvancılık sektörünü daha da
geliştirecek projeler ve çalışmalar yürütüyoruz. Dünyadaki dijital
dönüşüme paralel olarak ticaret borsalarını geliştiriyoruz. Hazırladığımız
tescil yazılımı sayesinde, ticaret borsalarını ilgili pek çok kurumla entegre
hale getiriyoruz."
Hisarcıklıoğlu, coğrafi işaretler konusunda da odalar ve borsaların
Türkiye`de en aktif çalışan kuruluşlar olduğunu ifade ederek, "Şu an
coğrafi işaretli ürünlerin yüzde 40`ının tescili oda ve borsalarımız tarafından
yapıldı. 3 coğrafi işaretli ürünümüzün, Gaziantep baklavası, Aydın inciri
ve Malatya kayısısının Avrupa`da tescillenmesini sağladık. Avrupa`da birçok
ürünümüz tescil sırasında beklemektedir. Ayrıca, coğrafi işaretli
ürünlerin üretiminin, ticaretinin ve tüketiminin artması için de ülke genelinde
uğraşıyoruz. Ticaret borsalarımızla birlikte, tarım ve hayvancılıktaki
dönüşümün gerçekleşmesi için çalışmayı sürdüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi
ile çok pratik iş yapma imkanına kavuştuklarını söyledi.
İlgili bakanlarla hızlı koordinasyon sağlandığını ve çok hızlı netice
aldıklarını ifade eden Pakdemirli, "Çözülmesi gereken ne varsa
çözüyoruz. İş dünyamıza, vatandaşlarımıza hizmet etmekle yükümlüyüz. İş
dünyamızın daha büyütülmesi ve istihdamın artması için daha fazla motive
edilmeye, bizler tarafından daha iyi yön verilmeye ihtiyaç var. Bu sebeple
de biz iş dünyamıza nasıl destek veririz, iş dünyası nasıl bir kişiyi daha
istihdam eder, nasıl iş adamlarımız daha çok para kazanır, işlerini daha düzgün
yapabilirler, nasıl daha iyi vizyon çizebiliriz noktasında gayret
gösteriyoruz." diye konuştu.
Pakdemirli, tarımın savunma sanayisinden çok daha önemli olduğuna
işaret ederek, şöyle konuştu: "Tarım, siyasete alet edilecek bir konu
değil. Tükettiğimiz yiyecekleri günlük siyasete alet etmememiz gerekiyor. Ne
yazık ki süregelen buğday ve saman tartışmalarını trajikomik buluyorum.
Her yerden bir lafın veya bir matematiğin sadece bir tarafı cımbızla
çekilerek, `Türkiye ne halde` deniyor ve ne yazık ki üreticimizi bu işten
yıldırmaya çalışıyorlar. Türkiye, bu alandaki nüfusun azalmasına rağmen tarımda
istikrarlı şekilde büyümesini sürdürüyor. İstikrarlı şekilde büyüyen sektör
olarak tarım kendisini göstermiş durumda."
Bakanlık olarak geçen yıl Tarım Orman Şurası`nı topladıklarını anımsatan
Pakdemirli, Türkiye`de tarımın futboldan daha fazla konuşulan ve yorum yapılan
bir konu olduğunu ile getirdi. Pakdemirli, şuradan çıkardıkları dersleri iş
planı haline getirerek kamuoyuyla paylaştıklarını belirterek, bu süreçte 5
yıllık iş planıyla şuranın 5 yılda bir tekrarlanmasını ve 25 yıla ışık
tutmasını hedeflediklerini anlattı. Cumhuriyet tarihinin en önemli
kampanyalarından birini düzenleyerek Geleceğe Nefes Kampanyası`nı yaptıklarına
işaret eden Pakdemirli, bu sayede 1 milyonun üzerinde insanın 13 milyonun
üzerinde fidanı toprakla buluşturduğunu hatırlattı.
Pakdemirli, lisanslı depoculuk çalışmalarını tarımda başarı olarak
gördüğünü vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu: "Tarımdaki gelişim
alanlarından bir tanesi de ürünün tarladan sonraki süreçlerinin iyi idare
edilmesidir. Bu süreçlerin iyi idare edilmesindeki koşullardan biri de
lojistiğin, saklama koşullarının ve fiyat istikrarının sağlanmasıdır. Bu
anlamda, ürün ihtisas borsaları, lisanslı depoculuk, gelir garantili ürün
sigortalarının çiftçilerle tanıştırılması söz konusu olacaktır. ABD`de de
bunlar var. Yeter ki ürün ihtisas borsalarımız yeterli derinliğe kavuşsun.
Bundan böyle artık üreticilerimiz, daha ekimini yaparken kaç liraya ürünü
satacağını yarına yönelik biliyor olacaklar. Bunu son derece önemsiyorum. Bu,
geleceğe daha güvenle bakan üreticiler anlamına geliyor."
Pakdemirli, coğrafi işaretler ve markalaşmanın da son derece önemli
olduğunu aktararak, şunları kaydetti: "En basit ürünlere dahi mutlaka bir
anlam yüklüyor olmamız lazım. Kraliçe Elizabeth Bursa`nın siyah incirini
yiyince bu ürünün fiyatı arttı. Ürünlerin üzerine hikayeler ve anlamlar
yükleyerek Türk ürünlerini satıyor olmamız lazım. Türkiye sağlıklı ve GDO`suz
ürünler üreten bir ülkedir. İşlenmiş gıdada çok önemli potansiyelimiz var. Her
türlü işlenmiş gıdanın yapılması, üretilmesi ve pazarlanması konusunda iş
adamlarımızın dün olduğu gibi bugün de yarın da emrine amadeyiz."
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan da ihracatta rekorlar kırdıklarını,
bunda ticaret borsalarının katkısının da büyük olduğunu söyledi.
Gerek hayvancılık ve tarım ticaretinde gerekse ihracatta ticaret
borsalarının yerelde yaptığı çalışmaların son derece önemli olduğunu ifade eden
Pekcan, "Lisanslı depoculuğu geliştirdik. Şu anda 183 firma lisans için
izin almış, 91`i hali hazırda aktif durumda. Lisanslı depo kapasitemizi
4,8 milyon tona çıkardık, hedefimiz 10 milyon tona çıkarmak. Ürün İhtisas
Borsasını da Temmuz 2019 itibarıyla açtık ve burada da elektronik ortamda yer
değiştirmeden tek bir platformda ürün ticaretinin yapılmasını mümkün kıldık."
diye konuştu.
Ticaret borsalarından bulundukları il ve ilçelerde kooperatifleşmeyi
desteklemelerini beklediklerini vurgulayan Pekcan, kooperatifleşme sayesinde
yerel, yöresel ve coğrafi işaretli ürünlerin hem ticaretinin hem de ihracatının
artırılabileceğini bildirdi.
Pekcan, Ticaret Bakanlığının teknolojik gelişime son derece önem verdiğine
işaret ederek, ihracat destekleriyle ilgili işlemleri yılbaşından itibaren
tamamen elektronik ortama aldıklarını hatırlattı.
Ayrıca, yurt dışı temsilciliklerle ilgili "Müşavire Danışın"
hattını uygulamaya aldıklarına dikkati çeken Pekcan, sistem üzerinden artık
ticaret müşavirlerine dünyanın neresinde olursa olsun ulaşılabildiğini, ticaret
borsalarının da bu sistemlerden yararlanması gerektiğini dile getirdi.
Pekcan, "Sanal Ticaret Akademisi"ni de başlattıklarını
hatırlatarak, kurgulanan ve hayata geçirilen internet sitesinde ticaretin her
aşamasını kapsayan yoğun bilgi olduğunu ifade etti.
Girişimcilikten ihracata, desteklerden uluslararası ticaret kurallarına
kadar her türlü eğitimi online olarak verdiklerini belirten Pekcan, ticaret
borsaları üyelerinin ve borsa çalışanlarının da bunları kullanmasını
istediklerini kaydetti.
Pekcan, ihracat destek ofislerini kurduklarını anımsatarak,
"Teknolojik atılımlarımızla iş dünyasının her zaman yanındayız."
değerlendirmesinde bulundu.
Tarımda köklü dönüşüm yapılmalı
Ticaret Borsaları Konsey Başkanı ve Konya Ticaret Borsası (KTB) Başkanı
Hüseyin Çevik de tarım ve gıdanın stratejik sektör olarak ulusal güvenlik kadar
değer kazandığına dikkati çekerek, tarım sektöründe köklü dönüşümlerin
yapılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Sektörün önünü açacak, ülkeyi tarımsal üretim ve ticaretinde ileriye taşıyacak
sorunların çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulayan Çevik, şunları
kaydetti: "Desteklemeler, tarımsal elektrik, girdi maliyetleri, tarımsal
istihdam, tarımsal sulama, havzalar arası su transferi, stratejik ürün
buğday ekim alanlarındaki azalma, hayvancılık ve hayvansal üretimdeki
girdi maliyetleri, finansal desteklemeler, lisanslı depoculuğun etkin
kullanımı, tarımsal üretim ve ticaretinde teknolojik ve dijital dönüşüm gibi
alanlardaki sorunlar sektörümüz tarafından çözüme kavuşturulmayı bekliyor. Tarıma
dayalı sanayimizin fiyatlandırma üzerinden yapılan manipülasyonları dengelemek
için serbest piyasa koşullarında üretiminin devamı sağlanmalı."